Çağlar boyunca, güçlü zayıfı ezdi; kurnaz ve kalpsiz, aptal ve masum olanları tuzağa düşürdü ve köleleştirdi, ve insanlık tarihinde, hiçbir yerde, hiçbir Tanrı ezilenlerin yardımına koşmadı. - Robert Ingersoll

20 Kasım 2022 Pazar

Gündüz Düşü

 Gündüz düşleri görür kimi insan…

Gündüz yanında olur gece kaybolur.

Ne olduğunu anlayamaz, bilemez de zaten ne olduğunu.

Yarın bir daha görmek umuduyla döner hayatına.

Yine görür…

Sonra yine akşam olur…

Ertesi gün yine görür…

Bu sefer gece görür, varlığına inanır ve gerçek olduğunu zanneder.

Bekler onu…

Saatlerce sıkılmadan bekler.

Sofralar kurar, içkiler hazırlar. Var o çünkü emin!

Sonra gün doğar.

Gece olur…

O an boğazına düğümlenir, bir şeyler ve konuşamaz.

Ama beklemeye devam eder…

Bile bile…

Renklerini kaybeder yavaşça…

Sonra sözlerini kaybeder,

Ve en son ruhunu….

O an bütün yıldırımlar beyninde çakar,

Çünkü dokunduğu “o kişi” değildir, farkına varır. Bu durumun farkında olmak her şeyden daha acıdır.

Gündüz düşleri böylece biter,

Bir kelam etmeden…

Bir sabah niyazında bulunmadan.

Düş gece görülür,

Gündüz düşü daima fahişeye yakışır.

 Hiç kimsenin bilmediği bir bok çukuru. Kimse bilmiyor çünkü herkesin çukuru kendine kazılı.

Demiş ya şair ‘gelmeyeceğini bile bile beklemek, utandırmaktır aşkı’ ne utanmaz aşkmış arkadaş.

Bekliyoruz…

Güzel havalarda bekliyoruz, kötü havalarda bekliyoruz…

Vazgeçmenin ihtimal dahilinde olmadığı havaları bile atlattık, ama yok…

Zaman siliyor…

Ümitleri,

Heyecanı,

Gençliği…

Hislerimizde yaşatabildiğimiz kadar genç kalabiliyoruz zamanın amansız askerleri ilerledikçe.

Sonuç belli işte…

İçi boşalmaya yüz tutmuş yalnızlıklar…

 Neyi, nereden, nasıl diye sorular sorduğum bu balkonda; o dönemlerime göre biraz daha dingin, biraz daha kendini bir yola koymuş, biraz daha bazı konularda hırslanırken kalanında oluruna bırakmış bir “ben” var.

Zamanın geçme endişesine rağmen, içimde kaybetmemek uğruna direndiğim o çocukluk için biraz daha fazla direnmem gerektiğini anladım; hiç bir şey bıraktığım gibi değil… bu evdeki çocuğu da diri tutmam lazımmış o hengamede.

Bireysel direklik uğruna çıktığım bu serüvende, rahatlıkla gözlemleyebildim bu kez neleri doğru yapmışım, neleri eksik, neleri fazla…

Bundan sonra bir şeyler değişir mi?

Zannetmiyorum.

Geçmişimden, geçmiş sancılarımdan geleceğime, gelecek kaygılarıma yaptığım bu yolculukta, yol arkadaşım dolunay olacak bu gece…

Yüzüme yüzüme daimi esen rüzgarı, sırtımda hissedeceğim günlere inancım bir kez daha arttı.

Teşekkürler Evren,

teşekkürler Ana…

 Geçmiş yaşam problemleri, travmalar, ruhsal bunalımlar derken koca bir okyanusun içinde buldum kendimi.

Eski tanıdıklarımı gördükçe de zamanın beni nasıl değiştirdiğini hissediyorum belki de bu yaşlanma alameti, bunu henüz bilemiyorum.

Zaman geçerken aslında sadece bize geçirmiyor, kıyılarımıza getiriyor öğretilerimizi.

Gözümüz açık ise bunu anlıyoruz ama değilse…

Lanetler yağdırıyoruz bir günde 22 kere bir araya gelebilen aşıklara…

 Çünkü bizler güçlüyüz!

Ağlayamayız,

Üzülemeyiz,

Yas tutamayız!

Bizler güçlüyüz. İnsani duygulardan uzak, her konuda mesafemizi koruyup yolumuza devam ederiz!

Çünkü bizler farkındalığı yüksek bireyleriz!

Biliriz, biri vefat ettiğinde sonsuz evrene, ait olduğumuz yere kavuştuğunu,

Biliriz, hayatımızda başımıza gelen aksiliklerden kendi hatamızı ya da öğrenmemiz gerekeni görmemiz gerektiğini,

Biliriz, hayatımıza giren ve ÇIKAN hatta kanata kanata çıkan insanlardan bir şeyler öğrenmemiz gerektiğini, eksiğimizi görmemiz için, belli amaçla hayatımıza girdiğini,

Biliriz, hayatımıza giren herhangi birinin bile hayatımızda görevinin olduğunu…

Biliriz biz!

Biliriz abi, bizim canımız yaşadıklarımızla acımaz çünkü, bizler ağlamayız, handikaba düşmeyiz!

Biz sadece biliriz.

Peki ya siz, gerçek bizi bilir misiniz?

 Öyle ya da böyle …

Bir gün ya da hiç bir zaman…

Ruhunuz bir ruhu yakaladıysa, yıllar geçse de bırakamazsınız onu.

O sizin, güç ruhunuzdur. (Bunu ben uydurdum :) )

Klasik, sürekli aklınızda olmayabilir, ona ulaşma çabalarına sahip olmayabilirsiniz ve hatta arada sırada bile aklınıza gelmeyebilir ancak;

İşte o ancak; onu uzun bir süre görmeyip, pat diye karşında görünce kalbinden ruhuna uzanan duvar hissi…

Daha güçlü hissedersin mesela,

Daha ayakları sağlam yere basan ve iradeli.

Bu güçlülük akımının şokunu atlattıktan sonra gelir, elini kolunu nereye koyacağını bilmeme seansları…

Ve ben şimdi; hayallerimde var olanı gerçek kılmak adına çıktığım bu oldukça resmi dilli yolu “güç ruhuma” adıyorum.

Benden ziyâde ama benim için…

Öyle ya da böyle ama bir gün mutlaka.

18 Temmuz 2022 Pazartesi

 Bir yerde okumuştum; ruhsal gel-gitlerimiz bizi asıl büyütenmiş…

Şimdiye kadar evliya olmamız gerekmiyor muydu? Nasıl bir büyümekmiş bu…

Gel zaman git zaman, insan gerçekten en fazla en yakınındaki insanlara kırılıyor, kırılmayacağı bir konu olsa bile.

Üşüncü şahıslar yerini zamanla en çekirdektekilere bırakıyor…

Üçüncü şahısları çözmek kolaydı da çekirdek nasıl çözülür kırılmadan bu hususta bir fikrim yok; ancak kırıldıkça, bambaşka bir dünya oluşuyor etrafımda farkında olmadan.

Günün sonunda yine kırıldığınla kalsan da yeni günde hevesli anlatacaklarını o dünyana anlatıp, onlarla mutlu olmayı tercih ediyorsun.


Herkes, olması gerektiği yerde durabilmeli! 

Duramayacak olanlarda kim olursa olsun hadi bir sağa çekiverin de başka ihsan istemem.